7 Mayıs 2007 Pazartesi

görme engellilerin satranç eğitimi hakkında


Günümüzde engelliler ve özel olarak görmeyenler alanında spor faaliyetinden bahsedildiğinde ilk akla gelen, satranç olmaktadır. Bunun nedeni satrancın öncelikle bir beyin sporu olması ve sabit bir şekilde bir satranç tahtası başında oynanmasıdır. Bu husus görme engellinin spor yaparken ortaya çıkarabileceği fiziksel harekete dayalı zorlukları baştan ortadan kaldırmaktadır. Satrancın bir özelliği de, görme engellilerin görenlerle birlikte katılabilecekleri ve yapabilecekleri sınırlı sayıdaki spor alanlarından biri ve hatta en başta geleni olmasıdır. Gerektirdiği ekipman açısından da satranç kör sporları arasında en kolay ve ucuz olanıdır. Diğer alanlarda özel salonlar ve parkurlar yada giysiler ve rehberler gerekirken, satrançta temel olarak bir kabartma tahtanın bulunması yeterlidir. Körler satrancımızın tarihine kısa bakış: Ülkemizde bu alandaki ilk faaliyetler 1980'li yılların başlarında İstanbulda Regder adlı bir körler derneği bünyesinde küçük turnuvalar ve kurs çalışmaları olarak başlamıştır. 1994 yılında Altı Nokta Körler Derneği İstanbul Şubesinin etkinlik kazanmasıyla birlikte, bu dernek çevresinde toplanan kör satranççılar derneğin sınırlı desteği ile kendi aralarında yada görenlerin katılımıyla çeşitli turnuvalar düzenlemeğe başlamışlardır. Ancak tahmin edileceği üzere bu etkinlikler özellikle Devlet desteği olmadığından maddi açıdan yeterli kaynak bulunamadığı için sınırlı katılımla ve düzensiz periotlarda gerçekleşen faaliyetler biçiminde ortaya çıkmıştır. 1999 yılında Türkiye Engelliler Spor Federasyonunun körler alanına ilk defa el atması ve ilk Türkiye Şampiyonasını düzenlemesine kadar bu gidişat aynen devam etmiştir. Bu tarihten itibaren konuya devletin el atması ile daha düzenli ve periodik turnuvalar yapılmaya başlanmıştır. Türkiye birinciliğinde ilk sıraları alan oyuncuların yurt dışındaki turnuvalara gönderilmeleri, özellikle İstanbul ve Ankarada kurulan görme engellilere ait spor kulüpleri bünyesinde değerli hocaların gönüllü destekleri ile gerçekleştirilen dersler bu alandaki kayda değer çalışmalar olarak tarihe geçmiştir. Bu arada bazı vakıf ve özel kuruluşlar zaman zaman düzenledikleri turnuvalarla kör satrancındaki ivmenin artmasına katkıda bulunmuşlardır. Tüm bu gelişmelere karşın ülkemizde bu alanda henüz işin çok başında bulunulmaktadır. Uluslar arası temaslar şunu göstermiştirki, Satrancın normal olarak gelişmiş olduğu doğu bloku ülkeleri bir yana bırakılacak olsa bile Almanya, İspanya ve İngiltere gibi batı ülkelerinde de körler satrancı bir hayli yol kat etmiştir. Örneğin Almanyada Körler satrranç birliği 1951 yılında faaliyete geçmiştir. İngilterede Braille Cheess Association uzun yıllardır faaliyet göstermekte, hatta yazışmalı turnuvalar bile organize etmektedir. Bu ülkelerde kabartma takım, kabartma satranç saati ve kaset yada kaset ve kabartma satranç kitapları kör satranççıların kolayca ulaşabileceği materyal haline gelmiştir. Bu arada Uluslar Arası Körler Satranç Birliği (IBCA) kurulmuş ve yaklaşık elli yıldır körler arası satranç olimpiadları, Dünya şampiyonası ve benzeri turnuvaları organize etmektedir. Ülkemiz bir kaç yıl önce bu kuruluşa üye olmuştur. Bizde neler yapılabilir? Ülkemiz bu alanda gerek yöneticisi ile gerek sporcusu ile gerekse spor kulüpleri ve antrenörleri ile hem çok isteklidir hem de iyi bir potansiyele sahiptir. Önemli olan bu unsurları bir araya getirmek ve gerekli motivasyonu o­nlara vermektir. Bu işin temeli her alanda olduğu gibi eğitimdir. Bunu da ikiye ayırarak ele almak gerekir. Öncelikle hiç satranç bilmeyen yeni sporcuların satranç öğrenmelerine yönelik eğitimin verilmesi ikinci olarakta halen bu oyunu oynayıp ta geliştirme aşamasında olanların ilerlemelerine katkıda bulunacak eğitimin verilmesi ele alınmalıdır. Yeni başlayan oyuncuların yeri muhtemelen körler okullarıdır. Ülkemizde o­n o­n iki tane körler okulu bulunmaktadır. Buralarda okuyan kör çocuklar satranç sporu için önemli bir potansiyel oluşturmaktadır. o­nlara temel satranç bilgilerinin verilmesi başlangıç için önemlidir. Bu aşamada elbette önemli bir nokta bu çocuklara kabartma satranç takımı teyminidir. Okullarda bu takımların yeteri kadar bulundurulmasının yanı sıra bu oyuna hevesli olanların şahsına birer kabartma satranç takımı verilmesi şarttır. Bu aşamadaki öğrencilerin satranç kitaplarını takip edebilmesi bakımından temel oyun kurallarını, hamlelerin kaydedilmesini ve diagramların yazılmasını anlatan bir kabartma satranç klavuzunun yazılması ve körler okullarında bulundurulması gerekmektedir. Bu konuda Görme Engelliler Milli Takımı oyuncularından Selim Altınok ve Kerim Altınok'un bir çalışması bulunmaktadır. Bu kitap halen hazırlanma aşamasındadır. Gelişmiş düzeydeki oyuncuların durumu: Bu durumdaki sporcular için daha farklı ve özel bir eğitim programı izlenmelidir. Öncelikle Hoca eşliğinde haftalık düzenli bir çalışma programı yapılmalıdır. Bu programı desteklemek üzere kasetlere okutulmuş analizli oyunlar, konbinezon ve etüt çözümlemeleri gibi teorik kaynakların bulunması gereklidir. Açılış ve oyun sonuna ilişkin kitapların da bantlara okutulması önem arz etmektedir. Bu sayede sporcular hocadan aldıkları dersin yanı sıra evlerinde kendi kendilerine çalışma ve ilerleme imkanı bulabileceklerdir. Bu aşamadaki oyuncuların kabartma takım ve kabartma saat ihtiyaçları çözümlenmeli, kendilerine katılacakları turnuvalarda kolaylıkla kullanmaları yönünden gerekirse birer kabartma satranç saati verilmelidir. Pratik yapma gereksiniminin karşılanması: Satranç her ne kadar teorik çalışmanın önemli olduğu bir sportif alan ise de en az o­nun kadar pratik deneyime de dayanan bir oyundur. Teorik çalışmaların tahta başında yapılacak uygulama ile desteklenmesi masada dayanıklılığın sağlanması da çok önemlidir. Bizim satranççılarımızın önemli bir eksiği uluslar arası turnuvalarda ortaya çıkmıştır. Daha iyi teorik birikimimize rağmen turnuva eksikliği nedeniyle milli satranççılarımız üstün pozisyona geçtikleri partileri kaybetmişlerdir. Bu durum oyunları izleyen antrenörlerimiz tarafından tespit ve teşhis edilmiştir. Bu eksikliğin giderilmesi için görme engelli oyuncuların kendi aralarında ve özellikle görenlerle birlikte daha çok turnuvalara katılmaları ve daha çok maç yapmaları gereklidir. Ülkemizde her yıl periodik olarak özellikle yaz aylarında bir çok açık kuvvetli turnuva düzenlenmektedir. Türkiye birinciliklerinde ilk o­n hatta o­nbeş içine giren görme engellilerin bulundukları illere yakın bu tip gören turnuvalarına gönderilmeleri oldukça düşük maliyetlerine karşın çok yararlı olacaktır. Örneğin Her yıl yapılan Çanak kale Troya Festivali açık turnuvasının otobüsle ulaşım, konaklama ve yeme-içme giderleri kişi başına ortalama yüz yirmi beş dolar tutmaktadır. Böylesi turnuvalara oyuncularımızı katmak hem düşük maliyetleri nedeniyle kolay olacak, hem de bir çok güçlü satranççı ile birlikte bir turnuvaya katılma olanağı sağlayacaktır. Bu ortamlarda görme engelli oyuncular özel ilgi görmekte ve tüm oyunları gören ustalarca izlenerek analiz edilebilmektedir. Bu boyutu ile görmez sporcular için aynı zamanda iyi bir kamp niteliği de arz etmektedir. Milli takım Kamplarının düzenlenmesi: Önemli uluslararası turnuvalardan önce görme engelli satranççıların motivasyon ve hazırlık açısından en az bir hafta yada o­nar günlük kampa alınmalarında yarar vardır. Kamp ortamında teorik ve pratik çalışmalarını tamamlamanın yanı sıra turnuva havasına uyum sağlama ve takım disiplini gibi önemli sportif konularda gerekli çalışmalar da yapılabilir

Hiç yorum yok: